Milletimiz ne zaman ayağa kalksa, prangalarından kurtulmaya çalışsa, coğrafyamızla ve medeniyetimizle tarihsel hesapları ve kavgaları olan şer odakları bir şekilde engellemeye; kaos, iç karışıklık çıkarak, fitne tohumları ekerek amacına ulaşmaya çalışmaktadır. Bu topraklarda yeni bir adil düzenin kurulmaması için ellerinde tuttukları ve besledikleri maşaları aracılığıyla kaos ortamının toplumumuzun gündeminde her daim yer tutması için var güçleriyle çabalamaktadırlar. Özellikle de şekilleri yerli, özütleri ithal kişi, kurum ve kuruluşlar aracılığıyla demokrasi, özgürlük ve emek değerlerinin içine gizledikleri haçlı zehrini devletimizin damarlarına zerk etmeye çalışan bu baronlar, avının düşmesini bekleyen sırtlanlar misali bitap bir hâlde yere düşmemizi beklemekteler. 14 Nisan’da ‘Cumhuriyet Elden Gidiyor’ naraları ata ata Cumhuriyet Mitingleri plağı çıkaran, tutmayınca bu sefer de 27 Nisan’da askeri bandoyla düet yapmak isteyen; Gezi Parkı’nda milletinin kökleriyle sorunlu, ağaç sever, devletine söver orkestra ile taşlamalı-vandallamalı çalgılar eşliğinde kanlı klipler çeken ve o günlerden bugünlere kaos severliğinden bir şey kaybetmeden gelen bu zevat; yine yanlarında gezen yerli ama millî olmayan fanlarıyla bol kafa sallamalı yeni bir Hard Kaos kaseti peşindeler. Zulüm 1453’te başladı, diyerek 568 yıldır hep Boğazıniçi’yle hesapları olduğunu her fırsatta alnımıza yazar gibi duvarlarımıza yazan bu güruh, Boğazıniçi’ne bu sefer sosyal medya eşliğinde çocuklarımızla gelmenin arayışındalar. Hukuka ve kanuna uygun olarak yapılan bir rektör ataması; şer Batı’nın prodüktör, medyasının provokatör, LGBT’nin direktör olduğu terör konulu bir hard kaos klibine konu edildi ama bu milletin gencecik ve seçkin çocuklarının bu tür yapımlara başaktör yapılmasına Eğitim-Bir-Sen olarak asla müsaade etmeyeceğiz.
Gücünü bu milletin değerlerinden alan Eğitim-Bir-Sen, üyeleriyle birlikte devletinin ve halkının her daim yanındadır. Kardeşliğimize ve birliğimize halel getirecek her türlü oluşumun ve eylemin karşısında ve milletinin tarafındadır. Tam da bu hassasiyetimizi yansıtırcasına üyemiz olan Tekirdağ Ebru Naim Fen Lisesi Müdürü Muhsin Şen’in açıklamalarıyla ilgili gündemi yakından takip ediyoruz. Ulusal medya ile devletin resmî makamlarınca kamuoyuyla paylaşılan Boğaziçi eylemlerine katılan 79 kişinin terör örgütü üyesi olduğuna ilişkin haberler neticesinde ve Ebru Naim Fen Lisesi’nin bu eylemlerde adının geçmesi üzerine, Şen’in, MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 78/f) maddesinde geçen, ‘Okulun düzen ve disipliniyle ilgili her türlü tedbiri alır’ hükmünden aldığı yetkiyle okulunun ve öğrencilerinin bu provokasyondan etkilenmemesine dönük gönderdiği bir bilgilendirme mesajının, işi eğitimde eli kaosta olan bir grubun ağzında sakız olmasına bizler alıştık artık. Milletin lehine olan her eylemi ellerinde tencere, ağızlarında düdükle vura öttüre karşılayan bu Kaos-İş grubunun yine gündem belirleme kuramı peşinde olması bizim için haber kaynağı niteliği taşımamaktadır.
Ülkesini, milletini ve öğrencilerini önemseyen bir anlayışla yazıldığı ayan beyan belli olan, geleceğimizin teminatı gençlerimizin şer odaklarına karşı uyanık olmalarını tavsiye eden bir mesajın niye rahatsızlık verdiğini anlamak için mesajın içeriğine değil, o mesajdan çıkarılan anlamlara bakmak lazım. Koyunların üzerine yazdıkları ‘evet’leri profillerinde paylaşarak buradan bir partiye oy veren halka KOYUN mesajı yayan bir zihniyetin, tamamen sahiplenici ve önemseyici duygularla yazılmış bir mesajdan ‘Okul müdürünün siyaset yaptığı, yargının görevini üstlendiği’ mesajlarını çıkarması, ‘bir yengece asla doğru yürümesini öğretemezsiniz’ sözünün tezahürü niteliğinde. Tıyneti bozuk bu güruh için fazla söze hacet yok, milletimiz zaten bunları iyi tanıyor.
Kamuoyuna duyurulur.
Eğitim-Bir-Sen Tekirdağ Şubesi
(1).jpg)
